26 Şubat 2017 Pazar

SESSİZLİK KALBİMİN EN HÜZZAM ŞARKISI


       Gece açtı kalbini yâr,  âh sessizliğimle kıvrılacağım,

       Göğsümdeki cehen/neme sarılıp usulca y/anacağım.



Sessizlik dolduruyor kocaman evimin odalarını. Didişmeleri yok iki kız kardeşin. Şakalaşmaları. Odadan odaya koşturmaları da. Anne!...Nidaları yok. Gömleğimi ütüler misin? Peynirli yumurta kırar mısın? Saçım güzel olmuş mu? Eşarbım düzgün mü anne? Çorabımın tekini gördün mü? Saat kaç? Mantıya domatesli sos hazırlar mısın? Demeler yok şimdi…
Sessizlik bir korku filminin içine çekiyor sanki beni. Korkular salıyor üzerime. Beni alıp götürüyor sanki. Beni yakalayıp tutuyor kollarında. Sessizlik, buzullar üzerinde donmak kadar soğuk geliyor.  Bir kedinin karda ayak izlerini bırakarak sıcak bir yerlere koşturması gibi koşmak geliyor içimden. Sessizlik, bir uçurumun kenarı kadar ürkütücü. Üşüyorum. Koşuyorum. Düşüyorum…
Sessizlik gri bulutlara dönüşüveriyor yüreğimin göğünde. Müzik kanalını son ses açan olmuyor uzun zamandır. İngilizce şarkılar çalmıyor bilgisayar. Alt yazılı film seyreden de yok perdelerini kapatarak odanın. Çay karıştırma sesleri duyulmuyor akşam yemeği sonrası. Çekirdek çıtırtısı da yok. Çifte kavrulmuş leblebiyi seven de. Üçü bir arada kahveler kaldı öylece, alışkanlık ya, almışım işte. İçen yok…
Sessizlik, gidenlerden kalan bir veda mektubu sanki. Açmaya. Okumaya çekiniyorum. Sessizlik, belki  bi başına kalışın bencilce bir kaygısı. Sessizlik, belki yorulan ruhumun en hüzzam şarkısı. Susarak söylüyorum. Suskunluğum dolaşıyor odaların duvarlarında. Gölgelerimin ellerine tutunarak yürüyorum….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder